İş tercihimi bu yüksek başarı ile bitirdiğim alanda yapmadım. Çünkü hem sağ, hem sol beyin ağırlıklı bir insan olduğum için. Yani hem ilişkisel, iletişimsel, duygusal hem de sistemli, matematiksel, sorgulayan biri olduğum için, işimi bu özelliklerime göre seçtim. Böylece Hürriyet Gazetesi, Reklam bölümünde pazarlama kariyerim başlamış oldu. Sonrasında uluslarası ajanslar, Sabancı, Turkcell gibi Türkiye’nin en köklü şirketleri ile devam etti. Pazarlama, Marka Stratejisi, Online & Offline Medya Kampanyaları Yönetimi, Medya Planlama & Satınalma, Digital Pazarlama, Rapor Analizi, Eğitmenlik, Sunum Teknikleri, Müşteri İlişkileri Yönetimi uzman olduğum alanlardır.
20 yıla yakın çalıştığım kurumsal hayatı bitirip, babamın izinden giderek, yani öğretme aşkı ile Sabancı Üniversitesi sertifika programlarında eğitmenlik yaptım, aynı zamanda uzmanlaşmış olduğum alanlarda danışmanlık hizmeti vermeye başladım ki hala da devam etmekteyim. Ama sadece markalara ya da şirketlere bir şey katmak yetmedi. Allen Carr ile tanışıp sigaradan bu kadar kolay, hızlı ve kalıcı bir şekilde kurtulduğumdan beri ki ben buna özgürleşmek diyorum, kafamın içinde, kalbimde bir tek şey dönüp dolaşmaya başlamıştı. Bu yöntemi, insanlara aktarmak, anlatmak, onları uyandırmak ve özgürleşmelerine yardım etmek… Bana bu şansı veren Allen Carr Türkiye sayesinde, zorlu eğitimleri ve titiz değerlendirmeleri aşıp bu müthiş aileye eğitmen olmaya hak kazandım. Bendeniz Allen Carr İzmir Bölgesinin eğitmeni ve sorumlusuyum.
“Halden anlamak” diye bir deyim vardır ya hah iste tam da öyle. Sigara içenin halinden sigara içen anlar. Dışarıdan, sırça köşklerden ya da başka bir dünyadan seslenmeyiz biz. Biliriz sizin halinizi, anlarız kendi halimiz üzerinden. Hadi gelin size sigarayla ilgili kendi halimi, sigara hikâyemi anlatayım; 22 yıla yakın sigara içtim. Üstelik 10 sene profesyonel yüzme (400 madalya dile kolay), 5 sene profesyonel basketbol, ve hayatımın her alanında sporun her çeşidi olan bir insan olarak (Kayak, rüzgar sörfü, badminton )bunlardan sadece bazıları… Böylesine bir spor geçmişi ve bu kadar spor ile sigarayı, ne ben ne de etrafımdakiler bağdaştıramasa da , “Aman canım bu sporlarla bana hiçbir şey olmaz” diyerek yıllar içinde daha da arttırdım. Çay, kahve, alkol içerken, üzgünken, mutsuzken, stresliyken, mutluyken, heyecanlıyken kısaca her duygumda ve her an içtim. Sabah kalkar kalkmaz içtim, gece uykumdan uyanınca içtim. İçtim de içtim…
Hatta sigara içmeyen insanların bir günlerini bile nasıl geçirdiklerini yıllarca hiç anlamadım. Gideceğim restoranları, iş çalışma saatlerimi, yolculuklarımı, ilişkilerimi, toplantılarımı birçok şeyimi hep sigaraya göre ayarlardım. Çünkü sigara benim her şeyimdi. Dostum, arkadaşım, sırdaşımdı bu yüzden hiç bırakmayı istemedim, denemedim bile. Hatta canım babama ölmeden önce sigarayı bırakmaya dair verdiğim sözümü bile tutamadım, oysaki adamcağızın bana tek vasiyetiydi. Ama o sözü tutamamanın verdiği azap bile sigara içmeme engel olamadı.
Sonra bir gün, çok stresli olduğum, (Murphy’nin son derece iyi çalıştığı bir gün 🙂 , günüm kâbus gibi geçerken, her zamanki gibi rahatlamak için bir sigara yaktım. Rahatlayamadım, sonra bir tane daha, sonra bir tane daha. Ne kadar içersem içeyim rahatlayamadım. “Zaten rahatlatmıyor, peki o zaman ben bunu neden içiyorum “ düşüncesi geldi. Ve bir anda sigaraya aslında nasıl mahkûm olduğumu fark ettim. Daha önce hiç böyle bir düşüncem ya da inancım yoktu. Bunu fark etmemle beraber bir sigara daha yaktım. Ve işte tam da o an artık sigaranın kölesi olduğuma emin oldum. Özgürlüğüm elimden alınmış gibi hissettim ve bu beni çok rahatsız etti, panikletti. Sizi bilmem ama benim için özgürlük çok önemlidir. Yapılacak işlerim, alınacak keyiflerim, görüşülecek kişilerim, arkadaşlarım, sevdiklerim, deneyeceğim yeni şeyler var benim bu hayatta. Bunları yapabilmek için özgür olmalıyım, kimse ya da hiçbir şey beni bunlarda alıkoymasın lütfen. “Allen Carr Semineri” bir süredir karşıma çıkıyordu ama hiç gitmeyi düşünmemiştim. “Bir gidip baksam ya, alt tarafı bir seminer hem ne kaybederim canım” dedim ve seminere gittim.
Ahhh kafamın içindeki o “Önce” ve “Sonra”nın görüntülerini size burada, şu an bir gösterebilsem ve o görüntülerin getirdiği hisleri bir anlatabilsem… Yok böyle bir şey! siyah&beyaz bir dünyadan renkli bir dünyaya geçtim. Tutsaklıktan, özgürlüğe adım attım. Çok isterim, bunu tecrübe etmenizi. Çünkü neden bahsettiğimi ancak o zaman, bunu tecrübe ederek anlayabilirsiniz. Hadi siz de bu renkli ve özgür dünyaya gelin. Herkese özgür ve sağlıklı günler hatta “an”lar dilerim.